smartlex

post-header
BLOG

Türkiye’de Kripto Paraların Yasal Statüsü: Ödeme Sistemlerinde Kullanım ve Verilerin Yurtdışına Aktarımı

Teknolojinin sürekli gelişmesi, hukuk dünyasında yeni ve önemli konuları gündeme getirmektedir. Bu gelişmelerin, bireyler ve kurumlar için fırsatlar sunduğu kadar sorumluluklar da yüklediği önemli bir gerçektir.

Örneğin, dijitalleşme ve veri odaklı ekonomi, kişisel verilerin korunmasını bir öncelik haline getirirken, aynı zamanda sermaye piyasalarındaki düzenlemelerin teknolojiye uyum sağlamasını gerektirmektedir.

Teknolojiyle birlikte gelişen veri ekonomisi, çevrim içi platformlar, yapay zeka ve blockchain gibi kavramlar, hukukun bu alanlara uyum sağlamasını zorunlu kılmaktadır. Dijital ortamda veri işleme, siber güvenlik ve e-ticaret gibi konular, hukuki normların daha esnek, pratik ve kapsayıcı bir yapıda olmasını gerektirdiği gibi, bireysel hakların da ihlaline neden olunmaması gerektiği açıktır. Günümüzde hızla yayılan yapay zeka uygulamaları ve blokzincir teknolojisi, dijital kimlik, akıllı sözleşmeler, siber güvenlik ve sorumluluk gibi alanlarda hukuki düzenlemelerin özenle hazırlanmasını zorunlu kılmaktadır. Türkiye de bu değişimin dışında elbette kalmamalıdır.

Özellikle finansal teknolojinin mali hizmetler sektöründe devrim yaratan ve hızla yükselen buluşu olan elektronik ödeme sistemlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi adına, 2013 yılında çıkarılan 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun  da zamanla evrimleşmiş, 2019 yılında 7192 sayılı Kanun’la yapılan değişikliklerle, bu alanda söz sahibi olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bayrağı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Anonim Şirketi’ne devretmiştir. Anılan Kanunun amacı, ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemlerine, ödeme hizmetlerine, ödeme kuruluşlarına ve elektronik para kuruluşlarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Ancak bu aşamalara gelinen süreçte AB’de yaşayan bireylerin kişisel verilerinin korunması için uygulanan ve son derece kapsamlı bir yasa olan GDPR gibi, Türkiye’de yaşayan bireylerin de kişisel verilerinin korunması için 2016 yılında 6698 sayılı KVKK yürürlüğe girmiştir.

Son derece karlı bir pazar olduğu verilerle sabit olan Türkiye’ye 2005 yılında giriş yapan ve global çapta 400 milyonun üzerinde aktif kullanıcısı bulunan PayPal 2016 yılında ülkemizden çekilmiş, faaliyetlerini durdurma kararı almıştı. Bu kararın alınmasını KVKK düzenlemesine bağlayanlar olsa da PayPal’ın bu hamlesinin arkasında ilgili diğer mevzuat hükümlerinin zorlayıcı etkileri, denetleyici kurumların düzenlemeleri ve teknik bir takım sorunlar olduğu da bilinmektedir. Bu nedenle 12.03.2024 tarihli ve 7499 sayılı Kanun ile KVKK’’da yer alan kişisel verilerin yurt dışına aktarılması başlıklı 9. maddenin değiştirilerek, verilerin yurtdışına aktarılmasının belli koşullarla önünün açılmasının PayPal’ın Türkiye ile ilgili alacağı herhangi bir kararında direkt etkisi bulunmamaktadır. Appla Pay ve PayPal’ın Türkiye’de yasaklanmadığını, bu iki önemli şirketin kendi kararları ile Türkiye pazarında yer almadıklarını düşünürsek, ilerleyen süreçlerde yaşanacak gelişmelerin hepiniz gibi bizler için de merak konusu olduğunu belirtmek isteriz. Verilerin yurtdışına çıkarılmasına ilişkin değişikliğin 01.06.2024 tarihinde yürürlüğe girmek üzere gerçekleştirildiği düşünüldüğünde, birkaç ay içinde önemli gelişmeler yaşanıp yaşanmayacağı aydınlığa kavuşacaktır.

Tüm bu tartışmalar sürerken son yıllarda Türkiye en büyük kripto pazarlarından birisi olarak görülmeye başlandı. Türkiye’nin bu potansiyelini elbette global kripto borsası şirketleri de farketmiş bulunmaktadır. Ancak burada üzerinde önemle durulması gereken yasal düzenlemeler ve denetleme mekanizmalarıdır. Kullanıcı dostu hizmet sunmaya odaklanan ve Web 2.0 ile Web 3.0 arasındaki farkları kullanıcının rahatlıkla atlatmasını hedefleyen şirketlerin global çapta hızla büyüdüğü bilinse de Ülkemizde kripto varlıkları geniş anlamda tanımlayacak düzenlemeyle, kripto varlık alım satım platformlarının lisanslanması, güvenlik ve diğer teknik konularda, hangi kurum ya da kurumların söz sahibi olacağı belirsizliğini korumaktadır. Mevcut Kanun teklifinde Sermaye Piyasası Kurulu tarafından lisans verilmesi; finansal kuruluşlara asgari faaliyet şartları zorunluluğu getirilmesi, teknik konuları TÜBİTAK’ın düzenlemesi gibi konular yer alsa da beklenen düzenleme netleşmiş ve yasalaşmış değil.

Kripto varlıklar dağıtık defter teknolojisi veya benzer teknolojiler kullanılarak sanal olarak oluşturulan ve dijital ağlar üzerinde dağıtılan, kriptografi yani şifreleme kullanan, çalışma şekli nakite alternatif bir değişim aracı olarak tasarlanmış bir dijital varlık, bir sanal unsur, soyut varlık olarak tanımlansa da yasal bir düzenleme ile yerini almış ve düzenlenmiş değil. Kripto paralar, hizmet tokenları, güvenlik tokenları, NFT‘ler ve sabit coinler, ortaya çıkan önemli kripto varlık türleri arasında yer aldığından, bu türlerin hangilerinin yasal zeminde yer bulacağı da merak konusu. 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hazırlanmış ve bu değişiklikle söz sahibi olarak SPK adres gösterilmişse de yasanın nihai halini ve bizleri nasıl bir düzenlemenin beklediğini bilemediğimizi hatırlatalım. Ancak kanun teklifinde özetle,

Kripto varlıklar, cüzdanlar, alım satım platformları ve hizmet sağlayıcılar için tanımlar getirildiğini,

   – Kripto varlık alım satım platformlarının kurulması ve faaliyete başlaması için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) izin alınmasının zorunlu olduğunu,

   – Platformların, sadece SPK’nın belirleyeceği faaliyetleri yürütebileceğini ve sermaye yeterliliği, bilgi sistemi altyapısı gibi kurallarına uymak zorunda olduğunu,

   – Kripto varlık hizmet sağlayıcıların ortaklarının ve yöneticilerinin mali güç, şeffaflık, güvenilirlik gibi belirli şartları taşıması gerektiğini,

   – Ortakların ve yöneticilerin yüz kızartıcı suçlar ve mali suçlar gibi suçlardan hüküm giymemiş olmaları gerektiğini,

   – Platformlar, müşterilere ait kripto varlıkların ve nakitlerin saklanmasında SPK ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yetkilendirdiğini, bankalar veya kuruluşlar aracılığıyla hareket etmeleri gerektiğini,

   – Müşteri kripto varlıkları ile nakitlerinin, platformların kendi malvarlığından ayrı tutulmalsı ve haczedilemez olması gerektiğini,

   – Platformların, kendi nezdinde işleme açılan kripto varlıklar için yazılı prosedür oluşturmak zorunda olduklarını,

   – Platformların, makul gerekçe sunamayan ve piyasayı bozucu işlemleri engellemesi, bu tip işlemleri SPK’ya rapor etmesi gerektiğini,

  – Platformların, SPK’nın reklam, ilan ve duyurulara ilişkin kurallarına uymak zorunda olduklarını,

   – Yatırım danışmanlığı ve portföy yöneticiliğine dair usul ve esasların SPK tarafından belirleneceğini,

   – Zimmet suçu işleyen yöneticiler ve ortakların, hapis ve para cezalarının yanı sıra müşterilerin zararlarını tazmin etmekle yükümlü tutulacağının,

Müşterilerin kripto varlık transferlerinin gerçekleştirildiği cüzdanlara ve nakit transferlerinin gerçekleştirildiği banka hesaplarına ilişkin kayıtların yetkilendirilmiş kuruluşlarca takip edilebilir şekilde tutulması gerektiği gibi düzenlemelere rastlıyoruz.

Ayrıca teklifin, platformların mali denetimi ve bilgi sistemleri denetiminin, SPK tarafından ilan edilen bağımsız denetim kuruluşları tarafından yapılacağını, izinsiz kripto varlık hizmeti veren platformların internet sitelerine erişimin engellenebileceğini öngördüğünü anlamaktayız.

Bu yükümlülükler, kripto varlık sektöründe faaliyet gösteren veya bu alana girmeyi planlayan kuruluşların düzenlemeye uyumlu bir iş modeli oluşturmasını gerektirmektedir. Teknolojinin sürekli evrimleşmesi, hukuk dünyasında yeni ve önemli konuları gündeme getirirken, bu gelişmeler, bireyler ve kurumlar için fırsatlar sunduğu kadar sorumluluklar da yüklemektedir. Dijitalleşme ve veri odaklı ekonomi, kişisel verilerin korunmasını bir öncelik haline getirirken, aynı zamanda sermaye piyasalarındaki düzenlemelerin teknolojiye uyum sağlamasını da gerekli kılmaktadır.

Türkiye de bu değişimin dışında kalamaz. Global çapta önemli gelişmelerin eşiğindeki dünyamızda, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar ile aktörlerin yürütülen yasal çalışmalarda yer alması katkı sağlaması zorunludur.  Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Borsa İstanbul ve diğer finansal otoriteler, teknolojik gelişmelere ayak uydurmak ve ülkemizi önemli bir global merkez haline getirmek kapsamında yeni düzenlemeler ışığında çalışmalar yürütmektedir. Kripto varlıklar, dijital yatırım platformları ve elektronik ödeme sistemlerine yönelik düzenlemeler, güvenli bir yatırım ortamı için olmazsa olmazdır. Yatırıcıların korunması için gereken önlemler alınırken piyasanın da güvenli bir ortamda ilerlemesinin sağlanması gerekmektedir.

Teknoloji ve hukuk birbirinden bağımsız düşünülemez. Hukukun teknolojiyle uyumlu hale gelmesi ve bu dönüşümü desteklemesi gerekmektedir. Düzenleyici kurumlar, dijital ekonomide güveni artırmak için hızla hareket etmeli ve bu konulardaki farkındalığı daha da yükseltmelidir. Türkiye’nin bu konuda geride kalmaması için hukuki düzenlemelerin, teknolojik gelişmelere paralel olarak güncellenmesi büyük önem taşımaktadır.

Previous post
Next post
Related Posts
Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

en_USEnglish