Yapay zeka (AI) ile ilgili yeni bir haber görmediğimiz gün kalmadı. Bu teknoloji birçok alanda devrim yaratacak gibi dursa da hukuk camiası için aynı devrim eşit hızla gerçekleşecek mi? Bunun cevabını verebilmek için bekle ve gör mantığıyla mı hareket edeceğiz, yoksa hukuk sektörünün aktörleri olarak tüm dinamikleri ortak bir alanda tartışmamızın faydalarıyla mı ilerleyeceğiz? AI teknolojisi ile hukukun entegrasyonu sırasında, etik ve yasal soruları bizlerin tartışması ve öngörülerimizle söz sahibi olmamız kaçınılmaz bir sorumluluk gibi görünmektedir.
AI teknolojisinin birçok faydasına rağmen, yargı mekanizmasında ne gibi yer bulacağı, yardımcı unsur olarak mı asli bir aktör olarak mı konumlanacağı tüm paydaşların katılımını gerektiren ana değerlendirme konularının başında gelmektedir. Bir tarafta ise bu teknolojinin bilinmeyen ve korkutan yüzü çoğu insanın mesafeli duruşuna neden oluyor. İnsanoğlu regülasyonlar ya da yasa faaliyetiyle bu teknolojinin akıl almaz doğasını kontrol edebilir mi sorusu ise umarız geri dönülmez tecrübelerle yanıt bulmaz.

İnsanlık tarihinin edindiği tecrübeler ile geldiği aşamada, yargı mekanizmasının olmazsa olmaz nitelikleri evrensel kabul gören değerlerine ulaştığına göre, bu değerlerin algoritmalar, kodlar ve makinelerle sağlandığından nasıl emin olacağız? Bunun denetimini kim ve nasıl yapacak? Mühendislerin hukuki bilgisine, hukukçuların ise mühendislik bilgisine sahip olması gerekecek mi? Uzmanlığı mühendislik ve teknik konular olan, yeni teknolojileri kuran kişiler yargı mekanizmasında bulunması gereken bağımsızlık, tarafsızlık ve denetlenebilirlik gibi temel unsurları yapay zeka teknolojisinde nasıl sağlayacaklar? Geleceğin şekillendiği bu günlerde üzerinde durmamız gereken konuların başında bu gibi etik tartışmalar geliyor.
Somutlaştırmak gerekirse, AI algoritmasının sahip olduğu veriler hatalıysa algoritma da önyargılı, sorunlu, belki de adil olmayan sonuçlar üretecektir. En basit şekilde verilen bu örnekteki gibi, AI teknolojisi habitatının kendi kendine şekillenmesini ve büyümesini izlemek ve hukuki temelleri tartışmamak, ileride yaşanacak en büyük sıkıntılara neden olabilir. Bu teknoloji gelişirken hukukçuların da söz sahibi olması zorunludur.
Kaçınılmaz olan bu teknolojiyi reddetmek ve görmezden gelmek yerine, üzerinde tartışmamız gereken temel değerleri sürekli gündeme getirmek, hukuk teknolojisi endüstrisine de büyük katkı sağlayacaktır.
Avrupa Parlamentosu da birkaç yıldır gündeminde olan 27.04.2023 tarihinde Yapay Zeka Yasası taslağının ana hatları üzerinde uzlaşmaya vararak yasalaşması için temel adımları attı. Komisyon’un sunduğu Yapay Zeka Yasa Tasarısında Parlamento bazı değişiklikler yaptı. Taslağa göre, Yapay Zeka sistemlerinin insanlar tarafından denetlenmesi, ayrım yapmaması, güvenli, şeffaf, izlenebilir ve çevre dostu olması zorunlu kılınmalı. Haziran ayında Genel Kurul oylamasına gidecek olan bu taslak yasalaşırsa, yapay zeka (AI) konusunda Dünya’nın ilk yasası olacak.
Bu metinde önem taşıyan başlıklardan birisi de AI sistemleri hakkında şikayette bulunma hakkı olacak. Risk temelli yaklaşımı benimseyen bu kurallarla, bilinçaltı veya kasıtlı olarak manipülatif teknikler uygulayan, insanların güvenlik açıklarını kullanan veya insanları sosyal davranışlarına, sosyo-ekonomik durumlarına, kişisel özelliklerine göre sosyal puanlama için kullanılan yapay zeka uygulamalarının yasaklanması söz konusu olacak. Ayrıca siyasi kampanyalarda ve sosyal medya platformları seçmenleri etkilemek için kullanılan AI sistemleri yüksek risk listesine eklenmiş durumda.
Taslak metne bakıldığında Avrupa Parlamentosu’nun, toplumları ve sosyo-ekonomik sistemleri ciddi şekilde etkileyecek AI teknolojisinin işlemesinde temel insan haklarını, sağlık ve güvenliği, demokrasi ile hukukun üstünlüğünü sağlamaya çalıştığı rahatlıkla anlaşılmaktadır. Ancak burada kendi kendine öğrenme yetisine sahip yapay zeka teknolojisinin insan merkezli, güvenilir ve güvenli hale getirme amacıyla hareket eden kurumları, onların kurallarını dinleyecek mi sorusu gizemini koruyacak gibi durmaktadır.