Dijital çağın gelişimiyle birlikte Web 4.0, bilgi ve iletişim teknolojilerinde devrim niteliğinde değişiklikler getirmiştir. Bu yeni dönüşümün hukuki yönleri göz ardı edilemez. Son yıllarda ortaya çıkan ihlaller sonrasında önemi anlaşılan veri gizliliği, fikri mülkiyet hakları, sorumluluk ve ceza hukuku, akıllı sözleşmeler ve internet özgürlüğü gibi önemli konular, hukuki çerçeve gerektiren önemli tartışma noktalarını içermektedir. Aşağıda bir kaçına yer vermekteyiz.
- Veri Gizliliği ve Güvenlik: Web 4.0’ın temelinde büyük veri (big data) ve kişisel verilerin toplanması, işlenmesi ve analizi yatmaktadır. Hukukun veri koruma yasaları ve düzenlemeleri aracılığıyla kullanıcıların kişisel verilerinin korunmasını sağlama rolü büyüktür.
Bu noktada Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından veri güvenliği ile ilgili olarak benimsenen bazı önemli regülasyonlara değinmek gerekmektedir.
Genel Veri Koruma Yönetmeliği : 2018 yılında yürürlüğe giren GDPR, AB üye ülkelerindeki kişisel verilerin işlenmesini ve korunmasını düzenlemektedir. GDPR, bireylerin veri gizliliği ve haklarını koruma amacını taşır ve kurumları uygun veri koruma önlemleri almaya teşvik etmektedir.
E-Gizlilik Yönetmelikleri (e-privacy directives) AB’nin mevcut veri koruma düzenlemesi olan GDPR’ın yanında, e-gizlilik yönetmelikleri de özel iletişim verilerinin korunmasını hedeflemektedir. Bu yönetmelik, e-postalar, mesajlaşma hizmetleri, çevrimiçi takip ve çerez kullanımı gibi alanları kapsamaktadır. İnternet hizmet sağlayıcıları, telefon operatörleri ve diğer elektronik iletişim hizmetleri sağlayıcıları için mahremiyet kurallarını belirlerken, 2009 direktifleri kullanıcıların onayını gerektiren çerezlerin kullanımıyla ilgili kuralları içerir. Çerezler, web siteleri tarafından kullanıcı deneyimini iyileştirmek, reklamları hedeflemek veya kullanıcıları takip etmek için kullanılan küçük veri dosyalarıdır.
Veri Koruma İhlalleri Bildirim Yükümlülüğü: GDPR kapsamında, her bir AB ülkesi kendi veri koruma otoritesini belirlemiştir. Bu otoriteler, veri koruma ihlallerinin bildirilmesi ve bunların soruşturulması konularında görevlidir. Kurumlar kişisel veri ihlallerini 72 saat içinde yetkili veri koruma otoritesine bildirmek zorundadır. Böylece, veri ihlalleri hızlı bir şekilde tespit edilebilir ve gerekli önlemler alınabilir. Örneğin, Almanya’da Federal Veri Koruma Komiseri veri koruma ihlallerini düzenlemekte ve bildirim yükümlülüğünü denetlemektedir. Benzer şekilde, İngiltere’de Veri Koruma Komiserliği gibi kuruluşlar, veri koruma ihlalleri bildirimlerini ve soruşturmalarını yönetmektedir.
Birleşmiş Milletler çatısı altında ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Hukuku çalışmaları ile bilgi teknolojilerinin kullanımını düzenlemek ve küresel düzeyde uyumlu politikalar geliştirmek amacıyla çeşitli uluslararası sözleşmelere dayanmaktadır. BM ayrıca, kişisel verilerin korunması konusunda uluslararası standartları belirlemek ve ülkeleri bu alanda işbirliği yapmaya teşvik etmek amacıyla çalışmalar yürütmektedir. Bu çerçevede, çeşitli uluslararası sözleşmeler ve kararlar, kişisel verilerin güvenliği ve korunmasına yönelik ilkeleri belirlemektedir. BM, siber güvenlik konusunda ülkeler arasında işbirliği sağlamak, siber saldırılara karşı önlemleri teşvik etmek ve uluslararası düzeyde uyumlu bir siber güvenlik çerçevesi oluşturmak için çalışmalar yürüttüğü gibi çeşitli siber güvenlik kararları ve uluslararası sözleşmeler oluşturmuştur.
- Fikri Mülkiyet Hakları: Web 4.0’ın gelişimiyle birlikte dijital içerik üretimi ve paylaşımı artmaktadır. Bu durumda, fikri mülkiyet haklarının korunması önem kazanmıştır. Telif hakları, patentler, ticari markalar ve diğer fikri mülkiyet yasaları yoluyla dijital içerik ve yeniliklerin korunması sağlanırken yaratıcılığın teşvik edilmesi ve inovasyonun desteklenmesi unutulmamalıdır.
Şu anda NFT’ler için uluslararası bir regülasyon bulunmamaktadır. NFT’ler, dijital varlıkların benzersizliğini ve sahipliğini blok zinciri teknolojisiyle temsil eden tokenlardır. Bununla birlikte, NFT’lerin popülaritesi arttıkça, hükümetler ve uluslararası düzenleyici kurumlar bu alanda yasa yapıp yapmama konusunda politikalarını belirlemeye başlamış durumdalar.
NFT alım satımına yönelik platformların ve işlemlerin lisanslanması ve kayda alınması, NFT’lere yönelik gelirlerin vergilendirilmesi, kara paranın aklanmasının önlenmesi bu alandaki temel tartışma konularıdır. Ancak bu inovatif teknolojinin yaygınlaşması ve yerini sağlamlaştırması, ülkeler arası anlaşmalarla kullanımın yasallaşması ve denetlenebilir hale gelmesiyle mümkündür. Ancak şu anda, NFT’ler genellikle mevcut finansal ve hukuki çerçeveler içinde kıyas yoluyla değerlendirilmektedir ve yasal düzenlemeye sahip değildir.
Diğer kripto varlıklardan ayrışan yönleri nedeniyle NFT’ler, hükümetlerin bu inovatif değere mesafeli yaklaşımına neden olsa da Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan Kripto Varlık Piyasalar Tüzüğü’nde NFT’lerin açık olarak kripto varlık olduğunun kabulü hükmüne rastlanmamaktadır. Gündemi işgal eden ve son derece popüler NFT’ler için açıkça bir başlığa yer verilmemesi şaşırtıcıdır. Bu metinden yola çıkarak, NFT’lerin diğer kripto varlıklar arasında değerlendirilmesi mümkündür diyebilirsek de dünya çapında uluslararası iş birliği ve standartlar oluşturulması ihtiyacı hala varlığını korumaktadır. Bu alanda gelişmeler devam ettikçe Ülkelerin politikalarını yasal düzleme oturtma zorunluluğu kaçınılmaz olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu, dijital varlığı “dağıtılmış defter veya blokzinciri teknolojisi kullanılarak çıkarılan ve aktarılan bir varlık” olarak tanımlamaktadır. Ancak, NFT’ler için bir tanımı yoktur. NFT’ler şu anda ABD’de özel olarak düzenlenmemiştir. Çin ise kripto paraları yasakladığı gibi, NFT’lerin finansal kullanım boyutuna karşıdır. Türkiye’de ise 1 Mayıs 2021 tarihinde yürürlüğe giren Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’te, ‘kripto varlık hizmet sağlayıcıları’ kavramı Türk mevzuatında ilk defa kullanılmış olmakla birlikte; bu kavramın tanımına yer verilmemiştir. NFT’ler için de durum Ülkemizde belirsizliğini korumaktadır. Bu konuda BCTR tarafından hazırlanan kapsamlı NFT’lerin ülkelerin yasal düzenlemeleri ile ortak bir tanıma sahip olmadığını; bir yatırım aracı, sanal koleksiyon ürünü, menkul kıymet değeri, ödeme aracı ya da kripto varlık mı olduğu konusunda fikir birliğine ulaşılmadığını belirtmekte fayda bulunmaktadır. Ancak yasaklayıcı bazı ülkelerin düzenlemelerine rağmen, ilerici bir kısım hükümetlerin çalışmalarıyla, NFT’lerin borsada işlem gören değerler ve kitlesel yatırım araçları ile kıyaslanan yönleriyle gelecekte yerini alabileceği şeklinde olumlu öngörülerin de tartışıldığını ifade etmek isteriz
- Sorumluluk ve Ceza Hukuku: Web 4.0; yapay zeka ve otomatik sistemlerin kullanımının artmasıyla birlikte sorumluluk konusunda yeni tartışmaları beraberinde getirebilir. Hukukun otonom araçlar, yapay zeka sistemleri ve diğer otomatik sistemlerin kullanımına ilişkin sorumluluklar ve hukuki düzenlemeler üzerinde durulması teknoloji geliştikçe önem kazanmaktadır. Ayrıca, siber suçlar ve siber saldırılar gibi Web 4.0’ın yarattığı yeni tehditlerle mücadele eden düzenlemeler elzemdir.
- Akıllı Sözleşmeler ve uyuşmazlık çözümü ihtiyacı, yeni teknolojilerle uyumlu düzenlemeleri artık göz ardı edemeyeceğimizi ortaya koymaktadır. Web 4.0 çağında akıllı sözleşmelerin kullanımı arttıkça; yasal geçerliliği, uygulanabilirliği ve potansiyel sorunları, ancak hukukun akıllı sözleşmeleri düzenlemesiyle yanıt bulacaktır. Akıllı sözleşmeler, otomatik yürütme yetenekleri sayesinde uyuşmazlık çözüm süreçlerini hızlandırabilir ve maliyetleri azaltabilir. Blok zinciri teknolojisi tabanlı akıllı sözleşmeler, tarafsız ve şeffaf bir ortamda uyuşmazlık çözümünü destekleyerek güvenilir bir çözüm sunar. Akıllı sözleşmelerin kullanımıyla birlikte, geleneksel yargı sistemine olan bağımlılık azalırken, otomatik ve kod tabanlı uyuşmazlık çözüm mekanizmaları ortaya çıkabilir. Dünyada henüz yasal zemini bulunmasa da bu yönde kurulan platformalar mevcuttur.
Web 4.0, bağlantılı ve etkileşimli bir web deneyimi sunarken, aynı zamanda sansür ve içerik kontrolü gibi konuları da beraberinde getirebilir. Hukukun internet özgürlüğünü koruma, sansürü önleme ve ifade özgürlüğünün sınırlarını belirleme rolü internetin demokratik ve özgür bir ortam olarak devam etmesi için başrol oynayacağı tartışmasızdır. Web 4.0 çağı, dijital dünyayı dönüştürürken, hukukun bu dönüşümü yönlendiren ve düzenleyen bir rol oynaması gerekmektedir. Veri gizliliği, fikri mülkiyet hakları, sorumluluk ve ceza hukuku, akıllı sözleşmeler ve internet özgürlüğü gibi alanlarda hukuki düzenlemelerin etkisi ve beklenti kaçınılmazdır. Hukukun, Web 4.0 çağında kullanıcıları koruma, yenilikleri teşvik etme ve adaleti sağlama görevini üstlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, Web 4.0’ın teknik boyutlarının anlaşılması ve hukuki düzenlemelerin geliştirilmesi, dijital çağın başarılı bir şekilde yönetilmesi için önemlidir.